Konkordato son dönemde ticari hayatta karşımıza sıklıkla çıkan bir kelime haline geldi. Tüm basın ve yayın kaynaklarında nerdeyse her gün şu firma iflas erteleme almış, şu firma konkordato ilan etmiş şeklinde ifadeler duymaktayız. Ekonomilerin düzensiz gittiği enflasyonist ortamlarda konkordato alanların sayısının her geçen gün arttığını söyleyebilmek mümkün olacaktır. Müzakere becerileri ile konkordato süreci arasında yakın bir ilişki vardır. Konkordato ilan eden firma ile alacaklıları arasında konkordato planlama safhasından konkordatonun sonlandırılmasına kadar müzakere süreçlerini yaşamaktadır.
Konkordato terimi 7101 sayılı İcra ve İflas kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun 28.02.2018 tarihinde kabul edilmiş ve 15.03.2018 tarihli 30361 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 7101 sayılı İcra ve İflas kanununun yapılan değişiklikler ile iflas ertelemenin yerine geçmesi adına konkordato hükümleri genişletilmiştir. İlgili değişiklik ile ilgili kanun maddesinin gerekçesinde “iflasın ertelenmesi kurumunda alacaklıların herhangi bir şekilde söz sahibi olamaması, sürecin borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi ve yaşanan yargılama sorunları birlikte değerlendirildiğinde bu kurumun tamamıyla yürürlükten kaldırılması ve yerine alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür”. Böylelikle, temel olarak alacaklılara borçlu şirket ile müzakere imkânı sağlayan, müzakere sonrasında anlaşmalarını ve bu anlaşmanın mahkeme tarafından tasdikini esas alan konkordato kurumu yeniden düzenlenmiştir.
Konkordatonun her sürecinin aslında bir anlaşmaya varma, her iki kişilik üzerinde olumlu fayda yaratma, yazılı metinlere dayanılması, kanun hükümlerinin içerilmesi, komiserin firmayı temsil yetkisi ve alacaklılar ile aralarındaki bağı gibi tüm sebeplerin aslında birer müzakere süreci olduğu izlenmektedir. Ekonominin olumsuz gittiği ve enflasyonun devam ettiği piyasa şartları gereği önümüzdeki dönem konkordato alan firmaların ve borçlu firmanın daha etkili müzakere becerilerine ihtiyaç duyacağı aşikardır. Dolayısıyla konkordato sürecindeki firmaların; müzakerenin temel aşamaları olan; 1) hazırlık ve planlama safhası, 2) müzakerenin yürütülmesi safhası ve 3) müzakerenin sonuçlandırılması ve anlaşmanın yapılması safhalarını, aşağıda açıklanan bazı etkili müzakere becerileri ile güçlendirmeleri gereklidir:
Hazırlık ve Planlama Safhası:
Müzakere süreçlerinde iyi bir hazırlık ve planlama müzakerecinin başarıya ulaşmasında yardımcı olacaktır. Müzakere edilecek yerin tespiti, katılacak kişilerin belirlenmesi, müzakere gündeminin oluşturulması, önceden bilgilerin toplanması, uzun ve kısa vadeli hedeflerin ortaya konulması gibi hususlar müzakereye hazırlık ve planlamada önemlidir. Konkordatoda iyi bir hazırlık süreci olmadan mahkemeye sunulan projenin reddi söz konusu olabilmektedir. Planlama yapan müzakereciler, “daha çok sayıda hareket tarzları üretmede, karşı tarafla ortak zemin bulmak için çalışmada, konulara daha uzun vadede bakmada, kabul edilebilir anlaşmalar için üst ve alt sınırları belirlemede daha başarılıdırlar”. Nitekim, konkordato da bir planlama sürecidir. Projenin hazırlanarak mahkemeye sunulması, belirli hallerde uzun vadeli bir süreç olması sebeplerinden dolayı benzemekte olduğunu söyleyebiliriz.
Müzakerenin Yürütülmesi Safhası:
Müzakerelerin başlama zamanı önemlidir. Konkordatoda geçici mühlet kararı verilmesi ve bu sürelerin dahilinde alacaklıya tanınan itiraz hakkı zaman kavramına örnek olarak atfedilebilir. Yürütülmesi safhasında açılış teklifi, açılış tutumu, başlangıç tavizlerinden bahsedilmektedir. Konkordato komiseri, dönem dönem alacaklılar kurulunu ve borçluları bilgilendirme yükümlülüğüne sahiptir. Dolayısıyla komiserin tutum ve davranışları bu konkordato sürecinin daha kolay atlatılmasına yardımcı olacaktır.
Konkordato müzakerelerinde taviz verme süreçlerinde, nispeten küçük tavizler verilmesi borçlu ve alacaklılar arasında fayda sağlanmasını tetikleyecektir. Yine, konkordatonun her iki taraf için kayba uğratılmadan kazanç ile sonlandırılması hedeflenmekte olduğundan, taraflarca, karşılıklı kazanca yönelik alternatifler oluşturulmalıdır. Görüldüğü gibi konkordato süreçlerinin aslında birer müzakere olduğu her şeyin kayıt altında tutulduğu, komiser ile uzman görüşlerine bırakıldığı ve takibi, olumlu havanın alacaklı kişilere yansıtılmasının durumu zorlaştırmadan daha rahat bir hale sokacağı gibi durumların söz konusu olabileceği görülmektedir.
Müzakerenin Sonuçlandırılması ve Anlaşmanın Yapuılması Safhası:
Müzakerelerin bitirilme safhasına bakıldığında; ortak bir anlayışın tesis edilmesi, sonradan endişeye mahal vermeyecek şekilde yazılı olarak kayda alınması, açık şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Anlaşmanın yapılması akabinde konunun takip edilmesi ve kontrol edilmesi de bir o kadar önemlidir. Konkordato müzakereleri sürecinde bu safhadan bahsetmek mümkün görünmektedir. Projenin, firmanın mali verilerinin yazılı bir dilekçe ile mahkemeye sunulması, mahkemenin verdiği karar ve akabinde komiser ataması yapılması, kanun hükmüne dayandırılması, konkordato süresinin uzatılıp uzatılmayacağının karar verilme aşamaları, sonlandırılması gibi tüm süreçler yazılı olarak borçlu ve alacaklının zarar girmeden sonlandırılmasını hedeflediğinden kayıt altında tutulmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; konkordato süreçlerindeki en iyi sonuç; firmanın borçlarının ödenerek konkordato sürecinden çıkartılması ve firmanın yeniden ekonomiye kazandırılmasıdır. Bunu sağlamak için; hem firma yetkililerinin ve hem de konkordato sürecini yürüten kamu görevlilerinin “etkili müzakere becerilerine “ sahip olmaları kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Prof.Dr. Ünsal Sığrı